23 Nisan 2017 Pazar

Kumarbi Efsanesi

Bir önceki "Hurriler" başlıklı yazımda belirtmiş olduğum gibi Mezopotamya'da yazılmaya başlayan birçok metin ve kültür Hurriler tarafından önce Hititler'e, daha sonra da Eski Yunan uygarlığına; Yunan Mitolojisi'ne geçmiştir.

Hititler ve Hititoloji söz konusu ise, akla gelmesi gereken ilk isimlerden biri Hans Gustav Güterbock olmalıdır. Güterbock kimdir? 

Güterbock, 27 Mayıs 1908'de Berlin'de doğdu. 1926-1927'de Berlin ve 1928-1929'da Marburg üniversitelerinde öğrenim gördü. 1934'te Leipzig Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı. 1933-1935 yılları arasında Berlin Müzesi'nde asistan olarak görev yaptı. 1933'ten başlayarak Anadolu'da Kurt Bittel başkanlığındaki Boğazköy kazılarına katıldı. 1935'te Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi'nin kurulmasıyla Atatürk tarafından Türkiye'ye çağrıldı. 1936'dan 1948'e kadar Ankara Üniversitesi'nde Hititoloji dersleri verdi. Sonrasında İsveç Uppsala Üniversitesi ve Chicago Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak bulundu. 1952 yılında yeniden başlatılan Boğazköy kazılarına başkanlık yaptı ve 1956 yılında Hititoloji profesörü oldu. 1968-1977 yılları arasında Türkiye'deki Amerikan Araştırma Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı. Türk Tarih Kurumumuzun onur üyesidir.

Hitit tarihinde büyük önemi olan kral Suppiluliuma'nın ismini okumayı başaran da Güterbock olmuştur.



Güterbock'a göre Kumarbi kelimesi Hurrice bir kelimedir ve sonundaki -bi eki, aidiyet ifade eder. "Kumar" kelimesinin bir şehir ya da yer adı olduğu düşünülmektedir ancak nerede aranması gerektiği bilinmemektedir.

Kumarbi Efsanesi 

Efsane günümüze tek bir metin olarak değil, birkaç kompozisyon halinde ulaşmıştır ve tabletlerin belirli bölümleri kırık olduğundan parça parça okunabilmiştir. Metinlerde tamamen göksel tanrılardan ve bu tanrıların kendi aralarındaki savaşlardan bahsedilir. "Anunnaki" tasvirleri ile tamamen örtüşen tanrılar, her yönleri ile insanlara benzemekte; yeme-içme, çalışma, barınma, sevme, korkma, üzülme, öfkelenme gibi özellikleri bulunmaktadır. Kumarbi Efsanesi'ndeki bu tanrılar sırası ile Alalu, Anu ve Kumarbi'dir. Yaşanan savaşlarda önce tanrı Alulu, Anu tarafından yenilgiye uğratılır.(1) Sonrasında ise Kumarbi, Anu'yu yenecek ve göksel tanrı olacaktır.(2) 


Metinlerin çevirisi şu şekildedir:

1-"İlk (eski) tanrılar, [...] kuvvetli tanrılar işitsinler : [...] Geçmiş yıllardan Alalu (gökyüzünde) kral idi. Alalu tahtta oturuyordu. Ve tanrıların önde geleni, güçlü Anu, (hizmetçi olarak) onun huzurunda duruyordu. O, (Alalu´nun) ayaklarına kapanıyor ve içki kaplarını, içmek için, onun eline veriyordu."

2-" Anu, Kumarbi´nin el ve ayaklarından kendini sıyırdı ve kaçtı. Anu, gökyüzüne çıktı. (Fakat) Kumarbi onun arkasından koştu. Anu´nun ayaklarından yakaladı ve Anu´yu gökyüzünden aşağıya çekti. (Kumarbi Anu’nun) dizini (belaltını) karnına bitişik erkeklik organını ısırdı.Kumarbi, Anu´nun erkekliğini yutunca, o sevinçle ve yüksek sesle güldü. Anu döndü ve Kumarbi´ ye (şöyle) dedi: " Erkekliğimi yuttuğun için kendi içinden seviniyor musun? Kendi kendine sevinme! Ben sana yük (tohum) yükledim. İlk olarak soylu Fırtına Tanrısı ile seni aşıladım (gebe bıraktım). İkincisi dayanılmaz Aranzah (Dicle nehri) nehriyle seni aşıladım. Üçüncüsü soylu Tašmišu (Tanrısal mahluk) ile seni aşıladım. Üç dehşet tanrıyı ben sana bir yük olarak yerleştirdim. "

Bu metinlerin tam olarak yorumlanması, kırık parçalardan dolayı çok mümkün olmamıştır. Ancak Kumarbi ile savaşının ardından Anu'nun gökyüzüne gizlendiğini, Kumarbi'nin ise Nippur'a gittiğini biliyoruz. 


                                                                        Kumarbi

6 Nisan 2017 Perşembe

Hurriler

Mezopotamya mitolojisinin Yunan mitolojisini etkilemesinde önemli rol oynayan Hurriler'i inceleyelim:

Hurri Devleti  M.Ö. 3000'li yıllardan itibaren hüküm sürmüş Asya kökenli bir devlettir ve Hurrilerin varlıkları 2300 yıl kadar sürmüştür. Toprakları Mezopotamya ve Yukarı Dicle bölgelerindedir, dilleri birçok devleti etkileyen Hurrice'dir.


Kayseri yakınlarındaki Kültepe'de bulunan çivi yazılı tabletlerde birçok Hurrice metin bulunur. Bu da Hurrilerin, Sümer ve Akad kültürlerini Orta Anadolu'ya kadar getirmiş olduklarının kanıtıdır. Ayrıca Hititler ile de birçok kez savaşan Hurriler, Hitit devletini birçok yönden etkilemiştir. Bu savaşlardan bir tanesinde Hurriler, Hitit kraliçesini ve çocuklarını esir almışlar ve bu durum Hititler ile Hurri Devleti arasında barış antlaşması yapılmasını sağlamıştır; böylece Hititler, Hurriler'i devlet olarak tanımışlardır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde, çok daha fazla kalıntılarının bulunacağını düşündüğüm Hurriler, kendi kültürleri ile Hitit Devleti'ni etkileyerek Mezopotamya mitolojisinin batıya taşınmasında ve Yunan mitolojisinin oluşmasında kilit rol oynamışlardır.Sümer kültüründen etkilenmişlerdir ve Hurri kültürünün Anadolu'da birçok kültürü etkilemiş yapısı bulunur. Tanrı panteonu on ikili Sümer tanrı panteonuyla aynıdır. Çok tanrılı din inancına sahip olmuşlardır ve ilk savaş arabaları yine Hurriler tarafından kullanılmıştır. 
Eski Hitit Krallığını takip eden dönemlerde hem siyasal olarak hem de bunun ötesinde daha çok kültürel açıdan Hurrilerin Hititler üzerindeki yoğun etkisi açıkça izlenebilir. Öncelikle din olmak üzere, dil, edebiyat, giyim-kuşam, tıp, büyü gibi bir çok alanda Hurrilerin Hititleri büyük ölçüde etkilediklerini, hem kendilerinden ama özellikle de Mezopotamya'dan, bir çok hususu Hititlere aktardıklarını ve aktarılmasında aracı olduklarını biliyoruz. Hititçe çivi yazılı belgelerde Hurri adına ilişkin en eski kayıtlar, bu yazının ilk ortaya çıktığı döneme, yani M.Ö. 17. yüzyıla aittir. 

Hurrice eski Önasya dünyasının en ilginç dillerinden biridir. Hint-Avrupa'lı ve semitik dillerle hiçbir ilgisi olmayıp ön takılarla kurulan Hattice'den de tamamen farklıdır. Hurrice'nin başlıca özelliği dil yapısının arkaya takılan eklemelerle oluşturulmasıdır. Ancak Hurrice diğer bilinen eklemeli dillerden hiçbiri ile de yakınlık göstermez. New York Times'ın iki defa haber yaptığı Mehmet Kuşman dünyada Urartuca konuşabilen 36 kişiden biri; yazabilen ise tek kişidir. Urartuca ise Hurrice'nin devamından başka bir dil değildir.



Hurriler'in bilinen kral adları şunlardır;
  1. Kumarbi
  2. Tusratta
  3. Tişari
  4. Parattarna
  5. I.Sautarna (Sausatar, Sutarna)
  6. Baratarna (Barratarna)
  7. Kibitesup
  8. İthitesup
  9. Hişmi Tesup
  10. Şilvetesup
  11. I. Aratatama (Artatam)
  12. II.Sautarna
  13. II. Aratatama
  14. Tusratta
  15. Mativaza (Mattiwaza (1275-?))
  16. Vassata
  17. Artasumara
Listenin başında bulunan Kumarbi'nin Mezopotamya mitolojisi için önemi Kumarbi Efsanesi olarak öne çıkar. Kumarbi Efsanesini ayrı bir konu olarak ele alacağım.

2 Nisan 2017 Pazar

Rosetta Taşı

Antik Mısır'dan bize kalan eserlerin en önemlilerinden olan Rosetta Taşı, Mısır'da Napolyon'un hakimiyetini güçlendirmek üzere yapılan kale inşaatı esnasında bulunmuştur. Üzerinde Hiyeroglif, Demotik ve Eski Yunan alfabeleri ile yazılmış üç adet metin bulunur. Bu taşın üzerindeki metinler deşifre edilmeden önce Mısır Hiyeroglifleri resim zannediliyordu. Hiyerogliflerin okunması ve Mısır Bilimin oluşmasında bu taş kilit rol oynamıştır. Taşın üzerinde şöyle yazmaktadır:

"Saltanatta, genç bir hükümdar babasının krallığının varisi olmuştur. O hükümdar ki hükümdarların efendisi, en şanlı, şereflisi, Mısır'ın kurucusudur ve onun dindarlığı tanrılara doğru, zaferleri düşmanların üzerinedir, o insanlığın uygar hayatını geliştirmiş olandır, Otuz Yıl Festivallerinin (Kralın taç giyme töreninden 30 sene sonra Kralın fiziki güçlerinin yeniden güçlendirip onarmak üzere düzenlenen festival.) efendisi, Ptaah kadar yüce, Ra gibi bir kraldır. O aşağı ve yukarı ülkelerin muhteşem hükümdarıdır. Philopatores'in evladı, Ra'nın zafer bahşettiklerinden olmaya, Ptaah'ın kabul edip onayladıklarından biri, Amon'un yaşayan suretidir. Ra'nın oğlu, Ptolemaios, -sonsuza dek yaşayacak olan, Ptaah'ın sevdiği- dokuzuncu yılında, Aetos oğlu Aetos tanrı Alexander'in rahibi,ve tanrı Soteres'in, ve tanrı Adelphoi'in ve tanrı Euergetai'in, ve tanrı Philopatores'in rahibi (Bunlar sırasıyla Muhteşem Aleksandert, Ptolemaios I and Berenike I, Ptolemaios II and Arsinoe II, Ptolemaios III and Berenike II, and Ptolemaios IV and Arsinoe III' e tekabül eder.) olduğunda, Xandikos ayının dördünde, Mısırlıların takviminde Mekhir (Tahminen bu ay Ocak ayına karşılık gelmektedir.) ayının onsekizinci gününde, Diogenes 'in kızı Areia, Philadelphos'ın kız kardeşi ve karısı, kraliçesi ve Ptolemaios kızı Irene Arsinoe Philopator'un rahibesi oldu.
Orada kahinlerin ve rahiplerin başı ile tanrılığın hükümdar kıyafetini giydirmek için tapınağa girmiş olan ve yelpaze taşıyıcıları ve kutsal yazıcılar ve Memphis'in kralıyla tanışmaya ülkenin her yanındaki tapınaklardan gelmiş bütün diğer rahipler, babasının krallığına varis olan -sonsuza dek yaşayan ve Ptaah'ın sevdiği, Ptolemaios(V), Tanrı Epiphanes Eukharistos'un kabul seremonisi için bir araya geldiler. Onlar, Memphis'teki tapınakta bir araya geldikleri bugün ilan ettiler ki:
Kral Ptolemaios ve Kraliçe Arsinoe'nin oğlu, Ptaah'ın sevdiği, sonsuza dek yaşayacak, Kral Ptolemaios, Tanrı Epiphanes Eukharistoris, tapınaklara da onların içinde ikamet edenlere, onun hükmü altında olan diğerlerlerinin hepsine olduğu gibi iyiliklerde bulunmuştur. Onun tanrı olarak varlığı hem tanrılıktan hem Osiris ve İsis'in oğlu, -babasının intikamını almış- Horus'a benzer bir iyilikten çıkmıştır. Onun iyilikseverliğindeki isteklilik tanrılara doğrudur, tahıl ve para olarak gelirleri tapınaklara bahşetmiştir ve Mısır'a daha da çok bolluk ve refah getirmek için daha fazla harcama yapmayı ve tapınaklar kurmayı üstüne almıştır. O bütün kendi yol yöntemlerinde hep cömert olmuştur. Mısır'da mecburi olarak toplanan gelir ve vergi borçlarını bağışlamış, diğerlerini hafifletmiş, bu düzenlemeyle insanlar ve tüm diğerlerinin onun saltanatı boyunca mal-mülk sahibi olabilmesi mümkün hale gelmiştir. O Mısır'da ve krallığın geri kalanında bulunanların borçlarını affetmiş, çok uzun zamandır hapishanelerde bulunanları ve suçlamalar nedeniyle göz altında bulundurulanları affetmiştir, onlara karşısında mesul bulunduklarından özgür bırakılmıştır; ve;
Tanrıların hoşuna gidecek biçimde tapınakların gelirlerinin sürmesini ve onlara senede bir olarak para yahut tahıl olarak ödeme yapılmasını , babasının saltanatında da tanrılara tahsis edilmiş olan mal-mülklerin, bağların ve bahçelerin gelirinin de keza aynı şekilde tapınaklara verilmesini emretmiştir; ve
O bunun yanında rahiplere yönelik saygıyla, rahipliğe kabul ediliş için ödenen verginin, kendi saltanantının ilk yılında, babasının saltanatı boyunca belirlenip uygulanandan daha fazla olmamasını emretmiştir; ve rahipliğin buyruğundakilerin yılda bir defa İskenderiye şehrine gelme zorunluluğunu da kaldırmıştır.
O, donanma için kamulaştırılmış gemilerin bundan böyle istihdam edilmesini emretmiş ve tapınaklar tarafından hükümdarlığa keten kumaş olarak ödenen verginin ikinci ve üçüncü kalitede olanlarını bağışlamıştır. Eski dönemden kalmış ve ihmal edilmiş her ne var ise, en uygun duruma gelecekleri biçimde, tanrılara karşı geleneksel görevlerin,borçların uygun biçimde ödenmiş olmasına da dikkat edilerek restore edilmiştir; ve ayrıca o adaleti hepsine, Muhteşem ve yüce Tanrı Toth gibi eşit biçimde tanzim etmiştir; ve o savaşçılar sınıfının geri dönmesini ve kargaşalık günlerinde uygunsuz biçimde kandırılmış olan diğerlerinin de eski pozisyonlarındaki meşguliyetlerine geri dönmelerine müsaade edildiğini buyurmuştur; ve
O, Mısır'ı kara ve deniz yoluyla tehdit eden düşmanlara karşı süvari ve piyade güçleri ve gemiler tedarik edip, tapınaklarda çok büyük miktarlarda bulunan para ve tahılın ve ülkenin her yerindekilerin güvenlik içinde olmalarını sağlamıştır ve Busirite idari bölgesinde bulunan Lykopolis'e gitmiştir. Bu şehir daha önce işgal edilmiş ve kuşatmaya karşı stoktaki bolca silah ve her tür başka mühimmatla güçlendirilmişti. Aralarında tapınaklara ve Mısır'ın her yanında ikamet eden insanlara zarar veren kafirlerinde bir araya toplanmış olduğu iktidara muhalefet edenlerin karşısında ordugahını kurdu, tümsekler ve siperlerle ve dikkatle hazırlanmış takviyelerle kuşattı. Onun saltanatının sekizinci yılında Nil daha önce olduğu gibi ovalara doğru taşmak üzere büyük bir yükselme gösterdiğinde o kanalın çıkış noktalarına hiç de az sayılamayacak miktarda paralar harcayarak yaptırdığı setlerle bu taşmayı engelledi. Süvari birliklerini ve piyadeleri onları koruyacak biçimde yerleştirdi, kısa zamanda çok şiddetli biçimde hücum ederek şehri aldı ve içindeki bütün kafirleri Osiris ve İsis'in oğlu, Tanrı Horus, Tanrı Thoth gibi yok etti. Aynı bölgedeki babasının saltanatı zamanında da ayaklanmış olan, bütün ülkeyi rahatsız eden, tapınaklara zarar veren isyancıları da kontrol altına aldı. O Memphis'e babasının ve kendi krallığının öcünü almak için geldi ve onları hak ettikleri biçimde cezalandırdı. Ve o aynı zamanda hükümdarlığın kabulü seremonilerilerinin uygun biçimde yerine getirilmesi için geldi; ve
O hükümdarlığının sekizinci yılında, hükümdarlığına uygun biçimde, hiç te küçük miktarlarda olmayan tahıl ve parayı tapınakların geliştirilmesi için bağışladı, yine buna benzer biçimde hükümdarlığına gönderilmemiş keten kumaşın cezasını da ve bunların dağıtımını ve bunların onaylanması için ödenen çeşitli ücretleri de bağışladı ve bununla birlikte yine aynı dönem için tapınaklardan her iki ölçü tahıl için bir ölçü ve benzer biçimde her iki asma için bir kavanoz şarap olarak alınan vergiyi de bağışladı. ve
O pek çok hediyeyi Apis ve Mnevis (Bu ikisi Mısır için kutsal boğalardır.) ve Mısır'ın diğer kutsal hayvanları için ihsan etti. Çünkü o, bu havyanlara kendisinden önceki diğer krallardan daha saygılı, onlara daha bağlıdır. Ve onların kabristanları için cömertçe ve görkemli şeyler verdi ve onların kabirleri için düzenli ödemelerde bulundu, kurbanlarla, festivallerle ve diğer alışılmış olan görenekleri yerine getirerek saygısını gösterdi ve o yasalara uygun biçimde Mısır'ın ve tapınaklarının onurunu korudu ve o Apis'in tapınağını bol bol altın ve gümüş harcanarak yapılmış zengin işlemelerle süsleyip, küçük miktarlarda olmayan değerli taşlarla donattı; ve
O tapınaklara ve türbelere ve sunaklara kaynaklar bularak, onlara gelir sağladı ve o onlardan ihtiyacı olanları, dine ait konularda sahip olduğu iyiliksever tanrı ruhuyla tamir ettirdi; ve
Bir tahkikattan sonra o, saltanatı boyunca, en saygıdeğer tapınakları yenilemiş, ve bunlar olurken ona ödül olarak tanrılar sağlık, zafer ve güç ve diğer bütün iyi şeyleri vermişlerdi ve o ve onun çocukları hükümdarlığı her zaman ellerinde tutacaklar.
Uğurlu talihin yardımıyla : Ülkenin bütün tapınaklarındaki rahipler tarafından Kral Ptolemaios'un - sonsuza dek yaşayacak, Ptah’ın sevdiği, Tanrı Epiphanes Eukharistos - ebeveyni Tanrı Philopatores ve aynı zamanda Mısır’ın koruyucusu, Ptolemaios olarak da anılan ve ataları Yüce Euergatai ve tanrı Adelphoi ve tanrı Soteres gibi onurunun yükseltilmesi ve sonsuza dek yaşacak olan Kral Ptolemaios'un -Ptah’ın sevdiği, Tanrı Epiphanes Eukharistos- resminin bütün tapınakların en göze çarpan yerine yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır. O, bunun yanında tapınağın en önemli tanrısı olarak duracak olan, zaferin palasını devralmış olandır. Bunların hepsi Mısır'a özgü bir tarzda biçimlenip, üretilecek ve rahipler bu resme karşı günde üç defa hükümdara olan saygılarını sunacak ve onların üstüne kutsal giysiler koyacaklar ve Mısır'a özgü festivallerde diğer tanrılara gösterilene benzer olağan onurlandırıcı bir tarzda görevlerini gerçekleştireceklerdir ve Kral Ptolemaios -Kral Ptolemaios ve Kraliçe Arsione'den olma, Tanrı Philopatores, Tanrı Epiphanes Eukharistos- için tapınakların her birinde altın bir kutsal eşya sandığı konulacak ve bir yontu yerleştirilecektir ve bu kutsal eşya sandığı içerideki diğer kutsal eşya sandıklarından daha yukarıda olacaktır. Tanrı Epiphanes Eucharistos'un kutsal eşya sandığı, büyük festivallerde kafile ile birlikte taşınan diğer kutsal eşya sandıklarının yanında yer alacaktır. Bu düzenlemeyle o şimdi bütün zamanlar için kolayca ayırdedilebilir olacaktır. Sandığın üstüne on altın kral tacı konacaktır. Bu taçların üzerine tıpkı diğer sandıkların üzerine konan kobra yılanları gibi bir kobra yılanı konulacaktır. Onların ortasında, o'nun Memphis'e gidip hükümdarlığının kabulü seromonisinde taktığı çifte taç durmalıdır; onlar, meydanda çember biçimde konumlanmalıdır. Sözü edilen taç, altın sembol, onun aşağı ve yukarı Mısır'a hakimiyetini ispatlayan kralın kutsal eşya sandığını belirten sekizincisinde durmalıdır. Ve Kral'ın doğum gününün kutlandığı Mesore ayının 30. gününden bu yana ve buna benzer olarak hükümdarlıkta babasının yerine geçtiği Paophi ayının 17. gününden beri ve bunların, hepsi için büyük kutsanmışlığın kaynağı oluşundan beri, rahipler tapınaklarda bu günleri onurlu isimli günler olarak tuttular. Ayrıca emredilmiştir ki, Mısır'ın her yerindeki tüm tapınaklarda her ayın bu günlerinde şenlikler düzenlenmeli, bu şenliklerde kesilen kurbanlar ve içkiler ve bütün diğer olağan şenliklerde olanların tamamı olmalı, ve bunlar tapınaklarda görev yapan rahiplere sunulmalıdır. Ve Kral Ptolemaios -sonsuza dek yaşayacak olan,Ptah’ın sevdiği,Tanrı Epiphanes Eukharistos- için ülke genelindeki tapınaklarda, her yıl Thoth (Thoth hem bilgelik, yazı ve ay tanrısının, hem de Mısır takviminde ilk ayın adıdır.) ayının ilk gününden itibaren beş gün boyunca sürecek olan, herkesin çelenkler takacağı ve Tanrıların şerefine içkiler sunacağı,kurbanlar keseceği ve diğer olağan hürmetlerini göstereceği ve her bir tapınaktaki rahibin, hizmet ettiği diğer Tanrıların isimlerine ek olarak, ‘Tanrı Epiphanes Eukharistos’un Rahipleri’ olarak da adlandırılacağı bir festival düzenlenecektir. Mısır’ın insanlarının, kanunlara göre; Kral,Tanrı Epiphanes Eukharistos’u övdüğünün ve şereflendirdiğinin herkesçe bilinmesi için, sözü edilen bu kutlamaları her yıl yaparak; O’nun ruhban sınıfı bütün resmi belgelere geçmiş ve taktıkları yüzüklere işlenmiş olacak; ayrıca bireylerin de festivalde bulunmalarına izin verilmiş ve sözü edilen, kutsal eşya sandığını tesis etmelerine ve evlerinde de bulundurmalarına izin verilmiş olacaktır.
Bu ferman sert taştan yapılmış dikili taşın üstüne kutsal dilde, yerlilerin dilinde ve Yunanların dilinde işlenecek ve birinci, ikinci ve üçüncü sıradaki tapınaklarda sonsuza dek yaşayacak olan kralın tasvirinin yanına yerleştirilecektir."

3750 Yıllık Şikayet Mektubu (Babil)

Eski Babil'in Ur antik kentinde çıkarılmış olan M.Ö. 1750 yılına ait bu tablet, bir tüccarın yanlış kalitede bakır teslim etmesi üzerine yazılmıştır. Şikayet mektubunun içeriği Türkçe olarak şu şekilde:
"Ea-nasir'e söyleyin: Nanni şu mesajı iletiyor:
Geldiğinde, bana şöyle dedin: "Gimil-Sin'e yüksek kalitede bakır külçeleri vereceğim (geldiğinde)." Sonra gittin ama bana verdiğin sözü tutmadın. Yüksek kalitede olmayan külçeleri elçime (Sit-Sin) verdin ve dedin ki: "Bunları almak istiyorsan al; istemiyorsan git."
Beni ne sanıyorsun, nasıl bana böyle bir aşağılamayka davranırsın? Senden çantayı alıp paraları vermesi için bizler gibi centilmen elçiler gönderdim ancak onları birkaç defa elleri boş olarak geri göndererek beni aşağıladın; üstelik onları düşman bölgesinden gönderdin. Telmun ile ticaret yapan tüccarlardan böyle davranan oldu mu? Sadece sen böyle aşağıladın! Sana borcum (?) olan o ufacık gümüş nedeniyle böyle rahat konuşuyorsun. Ama ben senin adına saraya 1080 libre gümüş verdim. Ve umi-abum da aynı şekilde 1080 libre gümüş verdi. Bunların yanı sıra, Samas tapınağında saklanması için mühürlü bir tablet üzerine yazdık.
O gümüş nedeniyle bana nasıl davrandın? Benim para çantamı benden sakındın, hem de düşman bölgesinde! Şimdi paramı bana tam olarak geri ödemek sana düşüyor.
Bil ki bundan sonra senden yüksek kalitede olmayan hiçbir gümüşü kabul etmeyeceğim. Bundan sonra külçeleri bizzat kendim, kendi bahçemde ölçüp alacağım. Ayrıca beni aşağıladığın için seni reddetme hakkımı da kullanacağım."

Georgia Guidestones (Georgia Rehber Taşları)

Georgia Guidestones (Georgia Rehber Taşları), ABD'nin Georgia eyaletinin Elbert County şehrinde bulunan bir anıttır. 1979 yılında inşa edilmiştir. Kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
6 granit taştan oluşan anıtın yüzeylerinde, 8 modern dil ve 4 antik dilde yazılmış 10 ilke bulunur. 4 granit taş birbirine ayrı yönlere bakarken ortalarındaki ince bir granit sütun tepeye yerleştirilmiş kapağı tutar. 5.47 metre yüksekliğindeki yapının toplam ağırlığı yaklaşık 108 tondur (107.840 kg).

Georgia Guidestones anıtı, kim oldukları bilinmeyen ve takma adları “R. C. Christian” olan bir topluluk tarafından, Haziran 1979 tarihinde anlaşma yapılarak Elberton Granit şirketine yaptırılmıştır.
Anıtın gerçek dikilme nedeninin bilinmemesi hakkında birçok spekülasyonu da beraberinde getirmiştir. Kimileri sadece turist çekmek için yapıldığını, kimileriyse Amerika’da sonradan türeyen yeni öğretilerin bir ürünü olduğunu düşünmektedir.
10 ilke, yapının dört büyük parçasının yüzeylerine İngilizce, Rusça, Arapça, İspanyolca, Çince, Hintçe, İbranice ve Swahi dilinde kazınmıştır. Bu ilkeler, şöyledir:
1. MAINTAIN HUMANITY UNDER 500,000,000 IN PERPETUAL BALANCE WITH NATURE
2. GUIDE REPRODUCTION WISELY - IMPROVING FITNESS AND DIVERSITY
3. UNITE HUMANITY WITH A LIVING NEW LANGUAGE
4. RULE PASSION - FAITH - TRADITION - AND ALL THINGS WITH TEMPERED REASON
5. PROTECT PEOPLE AND NATIONS WITH FAIR LAWS AND JUST COURTS
6. LET ALL NATIONS RULE INTERNALLY RESOLVING EXTERNAL DISPUTES IN A WORLD COURT
7. AVOID PETTY LAWS AND USELESS OFFICIALS
8. BALANCE PERSONAL RIGHTS WITH SOCIAL DUTIES
9. PRIZE TRUTH - BEAUTY - LOVE- SEEKING HARMONY WITH THE INFINITE
10. BE NOT A CANCER ON THE EARTH - LEAVE ROOM FOR NATURE - LEAVE ROOM FOR NATURE
Türkçe;
-İnsan nüfusunu daima doğa ile uyumlu olarak 500.000.000'un altında tut.
-Farklılıkların ve uygunluğun, gelişiminin çoğaltılmasını bilgece idare et.
-İnsanlığı yaşayan yeni bir dil ile birleştir.
-Tutku, inanç, gelenek ve her şeyi yönet.
-İnsanları ve ulusları, adil yasalar ve sadece mahkemeler ile koru.
-Bütün anlaşmazlıkları ülkeler üstü bir mahkemeye bağla.
-Küçük yasalar ve kullanışsız protokollerden kaçın.
-Kişisel hakları, sosyal görevler ile dengele.
-Gerçeği, güzelliği, aşkı, sonsuzlukla ahenk kurma arayışını taktir et.
-Dünyada bir kanser olma, doğaya yer bırak, doğaya yer bırak.


Ipuwer Papirüsü

Ipuwer Papirüsü

“İpuwer’in Nasihatları” antik Mısır dönemine ait bir ağıttır. Papirüs, Hollanda Eski Eserler Ulusal Müzesinde yer almaktadır ve papirüsün üzerinde yapılan analizler M.Ö. 13.yy.a ait olduğunu göstermektedir. Fakat bu papirüs orijinal ağıtın bir kopyasıdır ve metin analizinde bulunan uzmanlar ağıtın ilk yazılış tarihinin M.Ö. 1850-1600 yılları arasında gerçekleşmiş olabileceğini düşünmektedir. Ağıt Mısır’da gerçekleşen bir seri doğal ve siyasi felaketi tasvir eder. Bunlar Tevrat'ta geçen 10 belaya benzerlikleri ile dikkat çekmektedir.

TEVRAT: “Bütün sular kana dönüştü. Irmaktaki balıklar öldü, ırmak kokmaya başladı. Mısırlılar ırmağın suyunu içemez oldular. Mısır’ın her yerinde kan vardı.” (M.Çıkış 7:21-22)
IPUWER: “Nehir kan olmuştur, fakat bazıları ondan içer. İnsanlar susuzluktan kıvranıyorlar.”
TEVRAT: "Mısırlılar’ın hayvanları büyük çapta öldü. Ama İsrailliler’in hayvanlarından hiçbiri ölmedi." (M.Çıkış 9:6)
IPUWER: “Tüm hayvanların yüreği yas tutuyor. Büyük baş hayvanlar inliyor, toprağın hali yüzünden.”
TEVRAT: “[Çekirgeler] Bütün bitkileri, dolunun zarar vermediği ağaçlarda kalan meyvelerin hepsini yediler. Mısır’ın hiçbir yerinde, ne ağaçlarda, ne de kırdaki bitkilerde yeşillik kalmadı.” (M.Çıkış 10:15)
IPUWER: “Ne meyve ne ot bulunabilir… Her yer neredeyse telef oldu.”
TEVRAT: “Musa elini göğe doğru uzattı, Mısır üç gün koyu karanlığa gömüldü.” (M.Çıkış 10:22)
IPUWER: “Diyar ışıksız kaldı.”
TEVRAT: “İsrailliler Musa’nın dediğini yapmış, Mısırlılar’dan altın, gümüş eşya ve giysi istemişlerdi. RAB İsrailliler’in Mısırlılar’ın gözünde lütuf bulmasını sağladı. Mısırlılar onlara istediklerini verdiler. Böylece İsrailliler onları soydular.” (M.Çıkış 12:35-36)
IPUWER: “Altın ve lacivert taşı, gümüş ve malakit, akik ve bronz… Kadın kölenin boynuna bağlıdır."


Eski Ahit / Dünya Dışı Temas Üzerine

"Ve otuzuncu yılda, dördüncü ayda, ayın beşinci gününde, ben Kebar ırmağı yanında sürgünler arasında iken vaki oldu ki, gökler açıldı.

Ve baktım, işte şimalden buran yeli, durmadan ateş saçan büyük bir bulut geliyordu, çevresinde parıltı ve ortasında, canlı mahlûk benzeri çıktı. Ve onların görünüşü şöyle idi: Onlarda insan benzeyişi vardı; her birinin dört yüzü vardı ve onlardan her birinin dört kanadı vardı. Ve ayakları doğru ayaklar idi, ayaklarının tabanı buzağı ayağının tabanı gibiydi ve cilalı tunç gibi parlaktı ve ateşten şimşek çıkıyordu...

Ben canlı mahlûklara bakarken, her birinin yanında, yerde birer tekerlek gördüm. Tekerleklerin ve yapılarının görünüşü gök zümrütü gibiydi; ve dördünün biçimi birdi, öyle yapılmışlardı ki sanki tekerlek içinde tekerlek vardı. Yürüdükleri zaman dört yöne de gidebiliyorlardı; hem de hiç dönmeden.

Tekerlek çemberleri ise yüksekti ve korkunçtu; ve dördünün çemberleri çepeçevre gözlerle doluydu. Ve canlı mahlûklar yürüdükçe, tekerlekler onların yanında yürüyordu; ve canlı mahlûklar yerden yükseldikçe, tekerlekler yükseliyordu. Ve yürüdükleri zaman kanatlarının gürültüsünü işittim, sanki büyük suların sesi, sanki Kadirin sesi, bir kargaşalık sesiydi, sanki bir ordu velvelesiydi. Durdukları zaman kanatlarını indiriyorlardı. Ve başlarının üstündeki kubbenin üzerinde gök yakutun görünüşü gibi bir taht şekli vardı; ve taht şeklinin üzerinde, insana benzer bir şekil vardı."

Tevrat - Hezekiel, Bab 1, Ayet 1-27



Asurbanipal ve 25.000 Kil Tablet

Tanrıların Tufan öncesinde kurdukları diğer şehirler gibi Sippar da Tufan sularının altında kalıp yok olmasına rağmen, Tufan öncesi döneme ait yazılara ilişkin bir bahis Asur kralı Asurbanipal'in (M.Ö. 668-633) tarih kayıtlarında su yüzüne çıkıverir. On dokuzuncu yüzyılın ortalarında arkeologlar -o zamana dek yalnızca Eski Ahit'ten bilinmekte olan- kadim Asur başkenti Nineve'yi bulduklarında Asurbanipal'in sarayındaki kütüphanenin yıkıntılarında üstü yazılarla kaplı yaklaşık 25.000 adet kil tabletin kalıntılarını keşfettiler. "Eski metinler"in pek hevesli bir koleksiyoncusu olan Asurbanipal, tarih kayıtlarında şöyle övünmekteydi:

"Yazıcıların tanrısı bana ilminin bilgisini bahşetti; yazının gizlerine inisiye edildim; Şumer (Sümer) dilinde yazılmış ayrıntılı tabletleri bile okuyabilirim; Tufan'dan önceki günlerden kalan taş yontulardaki muammalı sözleri anlıyorum."